10 Aralık 2015 Perşembe

bir aralık

bazen canım öyle bir burnuma geliyor ki bir ben bir dört duvar biliyor. sabır denen şey keskin sirke bazen, en çok küpüne zarar veriyor. sabırla bekledim bitmek bilmeyen içinde isyanlar barındıran umutsuzlukla hatta dibine kadar mutsuzlukla bekledim. birini değil bir mucizeyi hiç değil. yalnızca yeniden ayağa kalkacağım günü bekledim. bazen pes dedim kendimi saldım boşluğa. içtim ağladım bütün iletişimimi kestim insanlarla. bazen kendimi son gücümle en yukarı ittim. bülbül gibi şakıdım gözlerimin en içiyle güldüm.hatalar yaptım hem de büyüklü küçüklü ama asla pişman olmadım. başımı asla önüme eğmedim. kaçmadım saklanmadım gizlenmedim. dolaylı işlerle işim olmadı açık oldum. köprüyü geçene kadar kime dayı diyeceğimi de bildim ekmeğini yediğim adamı korumasını da. kızdım sövdüm belki ama kimsenin hakkına girmedim. çok içim yandığında derin bir offf çekip ilgili yerlere havale etmedim değil elbette ama saf kötülükle bişey dilemedim. hep derim insan kalbinin ekmeğini yer diye. bugünü unutmak istemedi canım nedense. nedensiz ama çok içten bugün içimdeki sıkıntı. oturdum bir köşeden hala sizi izliyorum. ne adam oldunuz ne buna heves ettiniz. hatalar üstüne yeni hatalar eklediniz. şu an dinliyorum vaktiniz olursa siz de açıp dinleyin ahmet kayadan olmasaydı sonumuz böyle.

7 Eylül 2015 Pazartesi

7 eylül gecesi

bu gece burada olanları kimse bilmeyecek. birilerine bir şeyleri anlatmayı bırakalı çok ama çok uzun zaman oldu zaten. insan yalnızlığına ne kadar da çabuk bağlanıyormuş ya öyle. yalnızlığa ne kadar da çabuk alışıyormuş insan. tüm insanlardan gitmek ne demekmiş kanata kanata öğretiyormuş hayat. affedemediğim insanlar var. zamanın merhem olup zamanla yürekten affettiğim insanlar var. hiçbirinin haberi bile yok. yüzlerine yüzlerine söylemek istiyorum. seni hala affetmedim seni ise sonsuza kadar affettim bir daha kızmayacağım diye.
ilk aşkımdı ilk affedilemeyen. çok sevmiştim. iliklerime kadar sevmiştim belki de. hayat yolları ayırdı tekrar birleştirdi. hatalardan bir gram ders almayarak herşey çöpe atıldı. kızdım kırıldım küstüm hiç sevmedim dedim affetmem dedim. en önemlisi unutamam ben bu acıyla yaşayamam dedim. şimdi yüzümde bir tebessümle yazıyorum bunları. barıştım,affettim.bağışladım.o acıyla yaşayıp başkası için acı çektim. sevmiştim yine sevdim. elbette ki yeniden sevicem. sadece kırgınlık kaldı geriye. ama öznel değil kırgınlığım o yüzden kolay kolay geçmeyecek.
sonra tam da sular duruldu ben aradığım insanları çevreme topladım derken hayatım mahvoldu. hiç üzülmemiş gibi üzüldüm. hiç ağlamamış gibi ağladım. hiç kızmamış gibi kızdım. eski defterde dostun adı yazıyorsa ve hakikaten o insan sizin için kıymetli biri ise acı da kırgınlık da katlanıyormuş. geçmez dedim kendime gelemem sandım ama o da geçti herhalde şimdilerde.
yalnız kırgınlık geçmedi.
bi daha sevmem derken bi anda öyle bir sevdim ki kendim bile şaşırdım bizim güzel gözü. ergenler gibi evden mi kaçmadım. kendimi parklarda ağlarken mi bulmadım. hiç gitmediğim yerlere de gittim onunla. çok da güldüm. çok da ağladım. yarıştırsak şimdi hangisi diğerini geçer bilmiyorum inanın. hepsi birbirine öyle girdi ki. o günleri unutmadım daha. bana yapılanları daha unutmadım.
ve şu an bu denli ayakta durmaya çalışıyorsam bir hesap günü geleceğini bildiğim için. daha önce çok sabrettim geldi. o sayfa öyle kapanabildi. bu da böyle bitmeyecek. bitmemeli. böyle biterse en çok bana yük. zaten en çok bana haksızlık bu yapılan da.

9 Ağustos 2015 Pazar

9 ağustos

yaktım bir sigara resimlere baktım tek tek. konuşmaları okudum yeniden. içimin sesini bastıramıyorum. deli gibi her gördüğüme söylemek istiyorum. ciğerim yanıyor ulan ciğerim yanıyor. insan öyle bir seviyor ki sevince tek tek ezberliyorsun. gülüşünü kızmasını gamzelerini kısık kısık bakan gözlerini uyurken ellerini nereye koyduğunu kokusunu kıskandığı zaman deli bakan gözlerini elanın içindeki yeşilin bütün tonlarını ezberliyor insan. yüzünü avuçlarına nasıl alıp öptüğünü. aşkla bakan bakışlarını. tek bir bakıştan yüzlerce anlam çıkarmayı ezberliyor. hiç unutmamak için öyle bir ezberliyor ki istese de unutamıyor sonra. yaram bin tane hangisini iyileştirsem bilmiyorum. açık kalanlar enfeksiyon kaptı sanki vücuduma yayılıyor. oturduğum şu koltukta az mı kavga ettik seni şurda uyurken az mı izledim ben be güzel göz. bas bas bağırmışsın sen giderken beni alıştırmışsın görmemiş göxlerim kulaklarım duymamış sanki. iki yarımddan tam olmamıza niye izin vermedin be. neyim eksikse tamamlayan sen olmayacak mıydın hani. olmadın ne yanımda ne hayatımda. ben öyle bir düşünmüşüm ki seni. bambaşka yerlerde. senden daha çok kendime kızgınım aslında. hiç dur demedim sana hiç art niyet aramadım yaptıklarında sevginden hiç şüphe duymadım ilk defa birine koşulsuz şartsız güvendim be ben. sen benim ilkim oldun. yıllarca yaşamadığım reddettiğim şeyleri seninle yaşadım ben. kokusunu içine çeke çeke uyuduğun adama iyi misin diye soramamak nasıl bir his fikrin var mı acaba. kırgınlık zor şey haberin var mı. geceleri düşünmekten kafan patlayana kadar ne kadarı gerçekti diye düşünmek gerçekten zor. cevap alamamak benim ciğerimi söndürdü. ben ki seninle olan herşeyi hafızama kazımışken senin beni bile unutmana kızgınım en çok da. bana devam edilecek bir sürü zorluk bıraktığın için sana kızgınım. kabuk bağlayan herşeyi tırnaklarınla kazıdığın ve kanatıp bıraktığın için sana kızgınım. bir kere bile sesimi duymak için aramadığına kızgınım. bu adam kim lan senin fotoğraflarını beğeniyor diye hesap sormamana kızgınım. bana verdirdiğin kilolar için sana kızgınım. uyuyamadığım uykular için sana kızgınım. hayatına devam ettiğin için kızgınım. başka birini sevebilme ihtimaline kızgınım. ben gel demeden senin gelmemene kızgınım. bana artık sevmediğinde söyle demiştin ben de söylüyorum dediğin için kızgınım sana. sanki apaçık bir gerçeğim olduğunu düşündürdüğün yalanlara kızgınım. bu kadar ileri gittiğine o kadar kızgınım ki  olay yerinden hızla uzaklaşmak istiyorum. devran dönsün bu kez sen kız istiyorum. sen delir bu sefer de. senin içindeki kurtlar seni yesin gece saydığın koyunların pinin virgül sonuna çevrilsin. derman bitti bende. tükendim.

3 Temmuz 2015 Cuma

Sana

bazen hayatına birileri girer. sinsi sinsi süzülürler hayatına. hiç anlamazsın. tam senden biri olduğunu düşünürken bir bakmışsın senden o kadar uzak ki. ve şaşkınlıkla farkına varırsın seni de sen olmaktan çıkarmıştır o kişiler. yenildiğimi sandığım zamanlar geçirdim. yaralarımın farkına varmak bile sonradan aklıma geldim. öyle çaresiz öyle güvensiz öyle şaşkındım ki. herkesi her şeyi sorgular altında başka şeyler arar oldum. mutlu olmasını bilemeyen insanlar beni de mutsuz etmişti asında. kabuğuma çekilip izlemeye başladım. bunlar ne yerlerdi neyle beslenirlerdi. onların hayatlarına keyifle devam etmesi yıktı beni. en dibe battığımı gördüm sanki. oysa ben nelerin altından kalkmıştım. ölüm dışında her şeyin çaresi vardır zaman ilaçtır derlerdi inanmazdım. yaşamam dediğim ne varsa yaşadım büyük konuşmuşum. bir daha güvenmem dedim güvenmişim. şimdi yine aynı cümleler dilimde. inanmam güvenmem hayatıma yeni birini sokmam. yine yanıldım. görüyorum. içten içe güvenmek isterken kurmuşum bu cümleleri. birine sıkı sıkıya sarılmak isterken almam demişim yeni birini. onlar ne mi yapıyor. söyleyeyim şimdi pek de keyifleri yerinde değil açıkçası. yaktığın kadar yanmazsan nerde kaldı bu dünyada adalet. ben affettim mi. henüz hayır. ancak şunu farkettim bu denli keyifli olmaları benim keyifsizliğim yüzündenmiş zaten. hayatım olduğu gerçeğini kabullendiğim günden bu yana daha ayaklarım yere basıyor. gelenin gidecek bir kapısı olduğunu bildikçe misafir gibi ağırlıyorum kendilerini. her giden gibi onun da gidebileceğini kendime hatırlatarak. lakin bizde misafir kültür gereği el üstündedir bilirsiniz. elimden geleni yapmadığımı sanmayın misafirime. ancak öğrendim ki misafir umduğunu değil bulduğunu yer. bana gelecekse misafir elimdekiler budur benim fazlasını bekleyerek misafirlik mi edilir. ev sahibi biziz belki ama şimdilik. sana elinde tabakla gelenin tabağı boş mu verilir eline. hep sen mi misafir olacaksın eyy insanoğlu sorarım sana. ben hiç mi gelmeyeceğim sana. sen hiç mi davet etmeyeceksin beni. bırak elimde ne varsa gönlümü de içine katıp getireyim tabağını sana geri. sonrası ne ben bakarım tabağımda ne var ne kadar var diye ne sen sorun edersin kendine misafirin gönlünü hoş tutabildim mi acaba diye

17 Haziran 2015 Çarşamba

Bazen kendimi cacık gibi hissediyorum Barış Abi nin dediği gibi. Açıp dinleyip kendi halime gülüyorum hatta. Bir insan kaç defa en derininden yararlanabilir. Bir daha kanmam derken yeniden ve yeniden kanar insan denilen mahluka. Yalan yok herkes gibi brn de hata yaptım. Ama hep samimi oldum be. Sevdiysem saklmadım, kızgınlığımı planlar ardına koymadan yüzüne yüzüne söyledim karşımdakinin. Sinsi oyunlarım olmadı benim. Dönrceksem döndüm yeniden seveceksem sevdim. Sevmek zor insanları. Sevdiğinin seni öldürmesi ve buna canından birini ortak etmesi işkence ile öldürülmek gibi. Ben de çektim fişimi bu kez başkalarına bırakmadan. Lan ben ağlayamıyorum bile laaann. En çok buna kızardı insanlar. Lan kimseyle konuşamıyorum lan ben. Lan bana ne yaptınız böyle. Hayatıma yeni birini aldım diyelim bağlanamıyorum lan sizin şerefsizliğiniz yüzünden. Bela bile okuyamıyorum size nefret bile edemiyorum ulan. Duygularımı söküp attınız benim mutsuz bile olamıyorum. Dha kötüsüyle de karşılaştım bu mu yıkacak beni diyip ilk vukuatta kapıyı gösteriyorum insanlara. Çaldıklarınoz beni de sizinle birlikte insanlıktan çıkardı allahın cezaları. Bir gün o pisliğiniz içinde yüzerken sizi görsem belki bi kalbim olduğunu yeniden hatırlarım.

21 Nisan 2015 Salı

fazlasıyla yenildiğimi hissediyorum bazen
ellerimi göğsüme koyup rahatça uyuyamıyorum
gözbebeklerim ısrarla büyüyor her gece sensiz
ne zaman nemli bir toprak kokusu duysam burnumu tıkıyorum
sen çok severmişsin o kokuyu, ben de
bir ara fotoğraflarına ilişti gözüm
sakalların uzamış biraz da kamburlaşmışsın
satır satır seni yazdığım kağıtlar bembeyaz artık
öylece duvarımda asılı
çok değil
hani birazcık daha dayanabilseydin keşke diorum
en azından ben büyüyene kadar
senin elinde büyüyebilmeyi isterdim hep
ama sen gittikten sonra sokağa çıkıp kendi kendime sallanıyorum salıncaklarda
gelip belki ittirirsin sen diye
uzun zaman oldu
rehberimde en baş sıada adın
nasıl hitap edeceğimi bilemiyorum sana
annem hep gözlerimin rengini senden aldığımı söylerdi
her sabah uyandığımda aynaya bakıp günaydın diyorum gözlerime
keşke diyorum
keşke beni büyütüp gitseydin
siyah beyaz fotoğraflar yerine masmavi gözlerine baksaydın
şimdi çocuk kaldım çikolatayla avutuyorum kendimi
o donuk bakışlı adam kim bilir nerde
bana bağırsaydın dövseydin hiç sevmesen de olurdu
yeter ki baş ucumda olsaydın
1 saat 2 saat
ben yine büyürdüm
oysa şimdi yaşlı amcalara baba diyorum
eşşek kadar boyumla seni çok özlüyorum baba..

ne zaman yazdı bilmiyorum ama bir ara karalamış ablam.

20 Nisan 2015 Pazartesi

Gidiyorum en güzel vr en berbat hisleri yeniden yaşamaya. Kırgınım yorgunum hiç hevesim yok. Hatta tek bir tökezlemeye düşecek bu beden biliyorum. Yine de elimden geleni yapmaya gidiyorum.  Ne aradın ne sordun günlerdir. Ben de umudu kestim senden. Yolun açık olsun günlerin güzel bana ayırdığın bu kısa zaman bilr yeter bana. Varsa hakkım helal olsun :) allaha emanetsin hep olduğun gibi